Türkiye 65 Yılın En Şiddetli Kuraklığıyla Karşı Karşıya
Tarım ve içme suyu için kritik uyarı: “Önlem alınmazsa 2030’da su stresi, 2050’de su fakirliği yaşanacak”

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Türkiye’nin son 65 yılın en ağır kuraklık döneminden geçtiğini belirterek, hem tarımsal üretimin hem de içme suyu kaynaklarının ciddi tehlike altında olduğunu açıkladı.
Kuraklık Her Alana Yansıyor
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Standartlaştırılmış Yağış İndeksi verilerine göre, Ağustos 2024 – Temmuz 2025 dönemi son altmış beş yılın en kurak süreci olarak kayda geçti. Kadıoğlu’na göre kısa süreli kuraklıklar tarımsal üretimi sekteye uğratırken, uzun süreli kuraklıklar doğrudan su kaynaklarını, ekonomiyi ve günlük yaşamı etkiliyor:
-
3 aylık kuraklık tarımsal üretimi,
-
6 aylık kuraklık içme suyu ve nehir akışlarını,
-
9 aylık kuraklık baraj ve rezervleri,
-
12 aylık kuraklık ise doğrudan ekonomik dengeleri sarsıyor.
Kuraklığın En Yoğun Görüldüğü Bölgeler
-
3 aylık dönemde: İç Anadolu’da Ankara, Kırşehir, Afyon ve Konya’da ciddi kuraklık.
-
6 aylık dönemde: Ege’de Kütahya ve Uşak, Marmara’nın güneyi, Doğu ve Güneydoğu’da Van, Ağrı, Iğdır ve Siirt aşırı kuraklıkla karşı karşıya.
-
9 aylık dönemde: Batı Anadolu’da Afyon, Kütahya ve Denizli olağanüstü kuraklık yaşarken; Güneydoğu’da Şanlıurfa, Mardin, Siirt ve Diyarbakır’da şiddetli kuraklık etkili oldu.
-
12 aylık dönemde: Kütahya, Uşak, Afyon, Balıkesir’in güneyi ile Güneydoğu’nun büyük bölümü olağanüstü kuraklık kategorisine girdi.
Yağışlardaki düşüşün en fazla Ege’de (%74), Güneydoğu’da (%65), Doğu Anadolu’da (%55) ve İç Anadolu’da (%48) görüldüğü bildirildi.
Olası Sonuçlar
Prof. Kadıoğlu, mevcut gidişatın tarımda %40–60 arasında ürün kaybına, baraj doluluk oranlarının %30’un altına düşmesine, yeraltı sularının kurumasına ve akarsu debilerinde %30–50 azalışa yol açabileceğini söyledi. İçme suyu kesintilerinin de gündeme gelebileceğini vurguladı.
Çözüm Önerileri
Kuraklıkla mücadele için alınması gereken önlemler ise şöyle sıralandı:
-
Tarımda: Vahşi sulamanın kaldırılması, modern sulama sistemlerine geçiş, kuraklığa dayanıklı yerli tohumların yaygınlaştırılması.
-
Sanayide: Arıtılmış atık suların yeniden kullanılması, su verimliliği teknolojilerinin zorunlu hale getirilmesi, deniz suyundan içme suyu üretimine yatırım yapılması
-
Yerel yönetimlerde: “Kent Su Bütçesi” uygulaması, kayıp–kaçakların azaltılması, yağmur sularının depolanması.
-
Bireysel olarak: Günlük yaşamda su tasarrufu alışkanlıklarının geliştirilmesi.
Prof. Kadıoğlu “Eğer önlemler hızla devreye girmezse, Türkiye 2030’da su stresi, 2050’de ise su fakirliği ile karşı karşıya kalacaktır” uyarısını yaptı.