Türk’ün Adı Silinemez, Varlığı Yok Edilemez!
Türk’ün Adı Silinemez, Varlığı Yok Edilemez!

RAFET ULUTÜRK
info@aktuelgazete.comm - 02126647132Bugün güzel bir haber aldık, Ukrayna, sadece toprağını değil, onurunu ve hafızasını da savunuyor. Savaşın ortasında bile tarihine sırt çevirmedi. Bolgrad bölgesindeki Ruslaştırılmış yer adlarını bir bir kaldırıyor, yerine o bölgelerin gerçek isimlerini, yani eski Bulgar adlarını geri getiriyor. Yani Ukrayna sadece Rusya’nın işgaline değil, hafızaya yapılan suikasta da karşı koyuyor.Köküne, tarihine, adına sahip çıkıyor.
Çünkü biliyorlar:
Bir halkın ismini silmek, onu yok etmeye giden ilk adımdır.
İsmini alan, ruhunu da çalar.
Peki Bulgaristan ne yapıyor?
Hiçbir şey.
Hâlâ susuyor.
Hâlâ görmezden geliyor.
Hâlâ utanmıyor…
1980’li yıllarda Jivkov rejiminin yürüttüğü o karanlık asimilasyon politikalarının izi hâlâ bu ülkenin dört bir yanında duruyor.
Köyler, kasabalar, dağlar, dereler…
Hepsinin adı değiştirildi. Hepsi Türk’tü, ama Türk adı silindi.
Bugün hâlâ Kırcaali, Mestanlı, Şumnu gibi yerlerde yüzlerce Türk köyü, Bulgarlaştırılmış isimlerle anılıyor.
Bu bir tabeladan ibaret değil.
Bu, bir halkın kimliğini inkâr etmenin soğukkanlı biçimidir.
Neredesiniz ey demokratlar?
Neredesiniz ey Avrupa Birliği standartları diyenler?
Ukrayna savaşın ortasında geçmişine sahip çıkabiliyorsa, Bulgaristan neyi bekliyor?
Utanılacak tablolarla yüzleşin!
“Köseler” dedik, “Kösevo” yaptınız.
“İsmeler” dedik, “Boyno” dediniz.
Bin yıllık geçmişi olan medresemizi unuttunuz.
Filibe’de Türk tarihî eserlerini galeriye çevirdiniz.
Sofya’da Cumhurbaşkanlığı binasının hemen önündeki camimizi müze yaptınız, ibadete kapattınız.
Sonra da kalkıp “entegrasyon”, “barış”, “birlik” nutukları atıyorsunuz.
Hangi birlikten söz ediyorsunuz?
Adını inkâr ettiğiniz bir halkla hangi eşitliği inşa edeceksiniz?
Türk’ü sadece seçim günlerinde hatırlayanlar, bu halkın sabrıyla oynuyor!
Ey Peevski! Ey sözde Türk dostları!
Bugün yetki sizdeyken neden susuyorsunuz?
Türk halkı sizin gözünüzde sadece oy veren bir istatistik mi?
Bu milletin sabrı sonsuz değildir.
Bugün adını iade etmezseniz,
yarın bu halk size adaletin adını hatırlatır!
Demokrasi sadece seçim günü afiş asmak değildir.
Demokrasi, halkların adını iade etmektir.
Türk köylerine Türk adları dönmedikçe bu ülkeye ne huzur gelir ne de meşruiyet!
Gerçek barış, ancak adaletin başladığı yerde başlar.
Bugün Bulgaristan’da “milliyetçilik” diye satılan şeyin özü, başka halkların varlığını yok saymaktır.
Bu çağdışı zihniyetin artık defteri dürülmelidir!
Bugün yıl olmuş 2025!
Ama Kırcaali’nin göbeğinde, saat kulesi hâlâ 1878 Osmanlı-Rus Savaşı için yazılmış marşları çalıyor.
Her saat başı “Kalk, Türk’e karşı savaşa” çağrısı yapılıyor.
Bu nasıl bir aymazlık, bu nasıl bir utanmazlıktır?
O marşlar her saat değil, her gün bir utancı çalıyor.
O melodiler sadece zamanı değil, vicdanları da öldürüyor.
Ne demek istiyorsunuz?
Kime savaş çağrısı yapıyorsunuz?
Kime karşı zafer kazanmış gibi övünüyorsunuz?
Bu halk sizinle birlikte yaşıyor.
Bu toprakları birlikte paylaşıyoruz.
Bu marşlar, bu saatler, bu inkâr kültürü size ne kazandırıyor?
Hiç mi utanmıyorsunuz?
Unutmayın:
Bunlar yazılıyor.
Ve zamanı geldiğinde yapan da, yaptıran da, susan da, destekleyen de bedelini öder.
Herkes haddini bilecek!
Bu topraklarda Türk’ün adı silinemez.
Bu millet, adını çaldırsa da hafızasını kaybetmez.
Bugün tabelalarda yok saydığınız isimler, yarın halkın vicdanında yankı bulur.
Ve son kez söylüyoruz:
Bugün hakkı iade ederseniz, onurla anılırsınız.
Ama sustukça, yok saydıkça, küçümsedikçe…
Tarih sizi yazacak.
Ve halk sizi yargılayacak.
Adalet ya şimdi gelir…
Ya da sizi tarih mahkemesinde ebediyen mahkûm eder.