23 Haziran 2025 - Pazartesi

PKK’nın Rolü ve İran Operasyonlarının Zamanlaması

*“Devlet Bahçeli’nin Açıklamaları Işığında PKK’nın Rolü ve İran Operasyonlarının Zamanlaması”*

Yazar - MEHMET SEBAH YİĞİT
Okuma Süresi: 3 dk.
MEHMET SEBAH YİĞİT

MEHMET SEBAH YİĞİT

info@aktuelgazete.comm - 02126647132
Google News

Ortadoğu, yüzyıllık planların sahnelendiği bir jeopolitik laboratuvardır. 1916 Saykès-Picot Anlaşması ile çizilen sınırlar, sadece toprakları değil, halkları da bölmüştür. 2003 Irak işgaliyle başlayan ikinci perdenin, 2011 Suriye iç savaşıyla derinleştiği bu süreçte şimdi gözler İran’a çevrilmiş durumda. Ancak bu gelişmeleri sadece bölgesel bir hesaplaşma olarak okumak yetersizdir. Giderek artan bir şekilde Türkiye’nin bölgesel rolü ve iç güvenlik mimarisi de hedefe yerleştirilmektedir.

 

Son dönemde PKK’nın iç yapısı üzerinden yürütülen tartışmalar, bu bağlamda yeniden değerlendirilmeye değer. Abdullah Öcalan’ın “savaşsız bir çözüm süreci” vurgusu ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin bu çıkışa dair kamuoyunda oluşturduğu politik etki, özellikle dış aktörlerin dikkatinden kaçmamıştır. Emperyal çıkar çevreleri için çözüm, bölgedeki istikrarsızlığın sonu; çatışma ise yeni müdahalelerin gerekçesidir. İşte bu nedenle, İran’a yönelik operasyonel hamlelerin arka planında sadece Tahran’ın iç politikası değil, Ankara’nın bölgesel stratejisi de bulunmaktadır.

 

Zira PKK’nın bir kolu savaşsız çözümden yana tavır alırken, diğer kolu -özellikle İran ve Suriye üzerinden yapılanan emperyal güdümlü kanadı- askeri gerilimi tırmandırma niyetindedir. Bu çatışma dinamiği, İran’da tetiklenen iç karışıklıkla yeni bir evreye taşınmak istenmektedir. İran’ın zayıflatılması, bu gücün Türkiye’ye yönlendirilmesini kolaylaştıracak ve özellikle Türkiye’nin doğu sınırları üzerinde etnik temelli provokasyonlara zemin hazırlayacaktır.

 

Bu noktada dikkat çekici olan, Devlet Bahçeli’nin açıklamalarının ardından bölgesel aktörlerin pozisyonlarını hızla yeniden gözden geçirmeleri ve özellikle İran dosyasının uluslararası gündemde ani bir yükseliş yaşamasıdır. Bu durum, açıklamanın sadece iç politikada değil, bölgesel denklemde de yankı bulduğunu göstermektedir.

 

Sonuç

 

Türkiye, Ortadoğu satranç tahtasında yalnızca bir izleyici değil, aynı zamanda hedef tahtası konumundadır. Devlet aklının bu gerçeği bütün boyutlarıyla analiz etmesi, İran dosyasını sadece dış bir mesele değil, iç güvenlik perspektifiyle de ele alması gerekmektedir. Zira İran’daki gelişmelerin gölgesi, Türkiye’nin iç dengelerine düşmeye başlamıştır.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.